Buscar
Estás en modo de exploración. debe iniciar sesión para usar MEMORY

   Inicia sesión para empezar

level: Level 1

Questions and Answers List

level questions: Level 1

QuestionAnswer
tehlikeye atmakjeopardize
bir şeye maruz kalmakexposure to something
bir şeyin savunucusu olmakproponant of something
bir şeye karşı çıkan olmakopponent of something
taşmakpour
hızlandırmakquicken
yayılımdissemination
müdahaleintervention
taklit etmekimitate
yaymakdiffuse
kapsamakoccupy
sevgi/şefkataffection
çoğunlukmajority
azınlıkminority
hijyeniksanitary
okuryazarlıkLiteracy
arzuaspiration
yenilikinnovation
okur yazarliterate
düzgündecent
medenicivilized
felaketcalamity
kolaystraightforward
kanun yapmaklegistlate
önlemprecaution
yaygınpervasive
yürürlüğe sokmakenact
engelburden
bozmakdisrupt
zorunlucompulsory
gelirrevenue
araçmedium
basittrivial
ikamet etmekdwell in
uygun / yerindeappropriate
tehlikeye atmakjeopardize
gereksiz / boş / beyhudefutile
tahmin / tahmin etmekforecast
Bir şeyin önemini kavramakgrasp the importance of something
şuna inanıyorumI take the view that
genel düşünce / genel fikirrough idea
yaygın inanış düşünce (w..)widespread belief
farklı fikirlerdivided opinions
şiddetli rekabetfierce competition
fiyatlardaki artışhike in prices
bir şeyin kötü olduğu hakkında bilgi sahibi olunmasına rağmenagainst someone's better judgement
kötü karar / hatalı kararan error of judgement
koridor tarafındaki koltukaisle seat
şüphesiz olarak / şüphesizundoubtedly
sert/katı kuralrigid rule
başarmak/başarılı olmakprosper
gezi/gezintiexcursion
rızaconsent
teşvik etmek/kamçılamakstimulate
no matterregardless of
yoksunluk semptomlarıwithdrawal symptoms
kargacrow
çimlenmegermination
kapsamlı/detaylıthorough
yaygın (u..)ubiquitous
önermek, teklif etmekpropose (rule,tax,reform)
yetiştirmek/geliştirmekcultivate
değerlendirmekevaluate
uyarı/ikazcaveat
native,original, aboriginalindigenous (language,plant,knowledge)
yaymak/yayılmak (synonym: distribute)disperse
harcamaexpenditure
kuyruklu yıldızcomet
taşmak/aşmakoverrun
soyu tükenmişextinct
kesinprecise
gösteri/yürüyüşparade
kutuplaştırmakpolarize
ayrım yapmaksegregate
önyargıbias
üstünsuperior
gerektirmekentail
yer kaplamakhold a place
telwire
direkpost
sulamairrigation
borçlu olmakowe
tüketmek/bitirmekdeplete
aşırıexcessive
kötü biçimdeadversely
zararlıdetrimental
tehlikelihazardous
vazgeçilmezindispensable
kirletmekcontaminate
arayışquest
kökünü kurutmak/yok etmekeradicate
yenilebiliredible
sıkışmış hissetmekfeeling stuck
yakından ilişkiliclose knitted
You use profound to emphasize that something is very great or intense.profound
kazançlılucrative
temeli olan her şeyini bilmekknots and bolts
ağlamaya başlamakburst into tear
kahkahalara boğulmakburst into laughter
öfkeye kapılmakburst into anger
dikkate alınmayan, görünmeyenuntouched